Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Realizm, 19. yüzyılın ortalarında Fransa’da ortaya çıkan ve zamanla tüm Avrupa’ya yayılan bir edebi akımdır. Bu akım, toplumsal gerçekliği olduğu gibi yansıtmaya ve bireyin hayatını olduğu gibi anlatmaya odaklanır. Romantizmin hayalci ve idealist bakış açısının aksine, realizm gerçek dünyayı, sıradan insanları ve onların günlük yaşamını temel alır. Realist yazarlar, bireylerin toplumsal, ekonomik ve kültürel koşullardan nasıl etkilendiklerini anlamaya çalışmış ve bu etkileri eserlerinde somut bir şekilde ortaya koymuşlardır.
Neler Öğreneceğiz?
Realizmin doğuşu, Fransız Devrimi ve sanayi devriminin ardından toplumsal yapının köklü değişimlere uğramasına dayanır. Devrimle birlikte toplumda, özellikle orta sınıf ve işçi sınıfı gibi daha önce göz ardı edilen kesimlerin daha fazla ön plana çıkmaya başlaması, realist edebiyatın temellerini atmıştır. Romantizm, doğa, duygular ve bireysel özgürlük gibi temalarla ilgilenirken, realizm bu duygusal yaklaşımın karşısında daha çok sosyal, ekonomik ve politik gerçeklere odaklanmayı tercih etmiştir.
Realist yazarlar, kendilerini sadece hayal gücüne dayalı anlatılara değil, gözlem ve bilimsel bir bakış açısına dayalı eserler yaratmaya adamışlardır. Bu akımın en önemli temsilcilerinden olan Fransız yazar Gustave Flaubert, “Madame Bovary” adlı eseriyle realizmin en bilinen örneklerinden birini ortaya koymuştur.
Realizm ile romantizm arasındaki farklar oldukça belirgindir. Romantizm, duygusal bir bakış açısını savunurken ve bireyin özgürlüğüne, hayal gücüne değer verirken, realizm daha çok mantıklı, akılcı ve gözlemlerle temellendirilmiş bir anlayışa dayanır. Romantik eserlerde doğa, bazen idealize edilir ve kahramanlar genellikle olağanüstü bireylerdir. Ancak realist eserlerde kahramanlar sıradan insanlardır ve bireysel hayatları, toplumun bir parçası olarak ele alınır.
Realizm, 19. yüzyılda ortaya çıkan ve edebiyatın en önemli akımlarından biri olan bir düşünsel hareketti. Bu akım, özellikle toplumsal sorunlara duyarlılığı, bireylerin gerçek dünyadaki yaşantılarına odaklanması ve sınıfsal eleştirileriyle dikkat çekmiştir. Romantizmin duygusal ve bireysel dünyasından ziyade, toplumsal gerçeklere ve yaşamın sıradan yönlerine odaklanarak, edebiyat dünyasında önemli bir değişim yaratmıştır. Hem Avrupa’da hem de dünya genelinde, realist akım, edebiyatın yeni bir yönünü ortaya koymuş ve sonraki dönemlerin edebiyatını da etkilemiştir.
Yorum Yaz